DİNLERE GÖRE VAROLUŞ ÖYKÜSÜ (YAZAR RIZA AYDIN)
DİNLERE GÖRE VAROLUŞ ÖYKÜSÜ (YAZAR RIZA AYDIN)
Bir soru üzerine konuyu şöyle anlattım.
Arkadaş
Anlamadığını anlaman dünyanın malını değer
Bugün İslam denilince siz ya da herkes ne anlıyor?
Bunu biraz düşünelim.
İslam denince ya Sünnilik ya da Şiilik anlaşılır; bu söz bu gün bunu anlatır.
Ben de diyorum ki, Alevilik ne Sünniliğe ne de Şiiliğe benzemez; Alevilik bunlardan farklı bir yoldur. Bu farkı anlamak için bunların Evrenin yaratılışını nasıl anlattıklarına bakmak gerekir.
Vahiye dayanan bu dinlerin kökeni Tevrat’a dayanır; bunlara temel olan ilk kitap Tevrat’tır.
Tevrat, söze, ilk cümle olarak “Dünyanın yaratılışı” diye başlar
Tevrat’a göre Allah bütün evreni, dünyayı, Dünyada ki canlıları vs 6 günde yapar, yaratır, yedinci gün olan Cumartesi Günü de istirahat eder; Kur’an ile İncil bu inanca bağlıdırlar.
Alevilerin, Evrenin varoluş inancı, Tevrat’tan farklı; temel farklılık buradan, varoluş inancından doğuyor.
Alevilerin Varoluş inancını devriye şiirleri (Devriye deyişleri) anlatıyor. Devriye şiirlerini okuyan bunu anlar.
Devriye şiirlerinde anlatılan Alevilerin varoluş inancı ise bu varoluş öyküsünü şöyle anlatıyorlar:
“Daha Allah ile Cihan yoğuken”, yani “Yer yoğuken gök yoğuken ta ezelden varolan”, “Kudred Kandilinde balkıyan” bir Işık (bir nur) vardı; Aleviler, hiçbir şey yokken varolan bu ışığa Hak diyorlar. Bunun için Aleviler kendi kendilerine Işıkçı demişler; Alevilerin kendi kendilerine verdiği ad Işıkçı.
Uzaktan bakılınca tekbir Işık gibi parlayan, Hakk dediğimiz ışığın yakınına varınca, bu Işığın, iki renkten oluştuğu görülüyormuş, bu ışığın bir yanı ağ bir yanı da yeşilmiş; Aleviler Kudred Kandilinde balkıyan Hakk dedikleri bu ışığın, ağ olan yanına Ali’nin nuru, yeşil olan yanına da Muhammed’in nuru demişler. Böylece uzaktan, bir Işık gibi görülen Hakkın (ışığın) iki kısımdan ibaret olduğunu görüp bunu “Hakk Muhammedali” diye anlatmışlar; “Hak Muhammedalı” kavramı böyle oluşmuş. İşte bundan dolayı, Hak Muhammed ali üç ayrı nesne değil bir nesnedir diyorlar. Cem başlarken, Kudered Kandilindeki bu Işığın, o kandilden alınıp, Cem’deki kandilde uyarılmasına Çerağ uyarmak denir; bunu Şah Hatayi “Bir kandilden bir kandile atıldım” diye anlatıyor. Kandildeki nurun- ışığın bir olduğu için Cem’de uyarılan çerağın da bir olması gerekir.
İşte bu inançtan dolayı, evrende ki her şey, Kudred Kandilinde balkıyan Hakk dedikleri vardan, varolduğu için evrende nereye bakarlarsa bu hakkın bir zerresini gördüklerini söylüyorlar. İşte bu inançlarından dolayı Kaygusuz ABDAL “Sana alem görülen hakikatte Allah’tır” diyor, Nesimi ise “Her nereye baktın ise or da sen Allah’ı gör” diyor; “Eğer sival eder isen sırrımdan / Cümlemizi var eyledi varından” diyor. Bu Hakkın bir yanı da Ali’nin nuru olduğu için Kul Himmet ABDAL, “Yedi iklim dört köşede Ali gördüm Ali’yi” diyor. Hilmi dede baba da “Aynayı tuttum yüzüme Ali göründü gözüme” diyor.
1050 yılında ölen Baba Kuhi eş Şirazi ise şöyle diyor:
“Gözlerimi açtım; beni kuşatan yüzünün nuru ile / Gözün gördüğü her şeyde yalnız Allah’ı gördüm.”
Devriye şiirlerine esin kaynağı olan bu anlayışı, 1256 yılında Moğollarca öldürülen, Alamut Kalesinin son imamı Şeyh Rukneddin Er Şah yazmış, bu kitabı 1519 yılında Yemini, Fazilet name adıyla, Farsçadan, Türkçeye çevirmiş. Şeyh Rukneddin’in, kitabında var olan, varoluş öyküsü, vahiye dayanan bütün ilahi dinlere esin kaymağı olan Tevrat’taki yaratılış öyküsüne hiç benzemediği için Alevilik bunların dışında bir dindir diyorum ben.
Bunu anlamak isteyen herkes anlıyor.
*
Yukarda kısaca yazdığım bu teori ışığında Alevi aşıkların deyişlerini açıklaya bilirsiniz. Mesela Derviş Muhammed bir deyişinde şöyle der:
“Yedi kere ben bu cihana geldim
Arşta duran iki nişan bendedir.
Yerde gökte Tanrı diye ararlar
Biz Hakk’ı severiz Hak da bendedir” diyor.
Burada arşta duran iki nişan bendedir derken Kudred Kandilinde parlayan iki ışığı yani Ali ile Muhammed’in nurunu kast ediyor.
Genç ABDAL ise şöyle diyor:
“Kandilde nûr iken sevmişim seni
Güzel pirim, Sultan Pirim Şah pirim” diyor.
Nesimi’nin, “Mende var iki cihan men bu cihana sığmazam” derken de bu inanca değiniyor. Kudred Kandili kitabımda bunları yeteri kadar açıkladım.
Aşk ile
YAZAR RIZA AYDIN
YAYIN AKIŞI